Resulullah aleyhissalatu vesselam’ın süt anneye verilmesi

Doğumunun ardından Peygamberimizi bir kaç gün annesi,bir süre de Ebu Leheb’in cariyesi Süveybe emzirdi.Süveybe Hz. Peygamber‘in amcası Hz. Hamza‘yı da emzirdiğinden Hz. Peygamber amcasıyla aynı zamanda sütkardeşi oldu.[İbn Sa’d,Kitabü’t- Tabakati’lKebir,1/96].

Araplar arasında yeni doğan çocukların süt anneye verilmesi yaygın bir gelenekti.Zira çölde yaşayan kabileler asalet,şeref ve ahlaki yönden daha üstün kabul edilirdi.Ayrıca yenidoğan çocukların,havası ve suyu temiz,hayat tarzı sade olan çöle gönderilmesi daha sağlıklı büyümelerine,konuşma çağına geldiklerinde fasih Arapça konuşmalarına sebep olmaktaydı.Hz. Peygamber’de bu geleneğe uyularak Hevazin kabilesinin Sa’d b. Bekir koluna mensup Halime bint Ebu Züeyb‘e verilmişti.Arap dilini en güzel bir şekilde konuşmakla tanınan Beni Sa’d b. Bekir,Araplar arasında cömertlik ve şerefiyle de bilinmekteydi.

Halime,Sa’d bin Bekroğullarından bir grup kadınla süt emzirecek çocuklar aramak üzere çıktıklarını şöyle anlatır:

Kıtlık yılı idi.Ben,rengi yeşile çalan merkebimizin üzerinde yola çıktım.Yanımızda yaşlı bir devemiz vardı.Allah’a yemin ederim ki bir damla sütü yoktu.Yanımızdaki çocuğumuzun açlıktan ağlaması nedeniyle o gece uyuyamadık.Memelerimde ona yetecek süt yoktu.Devemizde de ona gıda olacak bir şey yoktu.Ancak yağmur ve aydınlık bekliyorduk.Ben merkebimle çıktım.Kafilenin gecikmesine sebep oldum.Zayıf ve sıska olduğu için bu onlara zor geldi.Nihayet Mekke’ye geldik,süt emzirecek çocuklar arıyorduk.Resulullah aleyhissalayu vesselam içimizden her kadına arz edilmiş,yetim denince kabul edilmemişti.Çünkü biz çocuğun sahibinden bir şeyler beklerdik.Yetimdir,annesi yahut dedesi ne yapabilir,der bundan hoşlanmazdık.Benimle gelen her kadın bir çocuk almıştı.Yalnız ben kalmıştım.Kocama dedim ki:Allah’a yemin ederim ki arkadaşlarımın arasına bir çocuk almadan gitmek istemem,vallahi gidip o çocuğu alacağım,dedim.O da zararı yok,belki Allah onun yüzü suyu hürmetine bize bereket verir,dedi.Onu kucağıma koyunca iki mememden süt fışkırdı.O da kanıncaya kadar içti.Sütkardeşi de kanıncaya kadar içti.Sonra uyudular.Devemizinde memeleri sütle dolmuştu.Sonra Sa’doğullarındaki yurtlarımıza geldik,orası kadar verimsiz bir arazi bilmiyorum.Onu getirdikten sonra davarlarımız akşam bize memeleri sütle şişmiş olarak dönerdi.Böylece iki yıl geçti onu sütten kestim.Öyle hızlı büyüyordu ki diğer çocuklar gibi değildi.Onu annesine getirdik,bizde kalmasını çok istiyorduk.Çünkü bereketini görüyorduk.Annesiyle konuştuk ve ona,’yanımızda biraz daha bıraksan da iyice kuvvetlense,ben onun için Mekke vebasından korkuyorum’dedim.Israrımız üzerine onu tekrar bizimle gönderdi.[Siret-i İbn Hişam,1/215-217]”

Artık Sa’doğullarının yurtlarında kuraklık kalkmış,her şey eski haline dönmüştü.Halime,Muhammed aleyhissalatu vesselam‘a çok ilgi gösteriyor,onu diğer yavrularından ayırmıyordu.Çocuklarıyla birlikte yedirip içiriyor,uyutuyor tüm ihtiyaçlarıyla ilgileniyordu.Ona tam bir anne şefkatiyle yanaşıyordu.İçine düştükleri sıkıntının,Muhammed aleyhissalatu vesselam’ın gelişiyle,büyük bir bereketle yer değiştirdiğini görüyordu.Muhammed aleyhissalatu vesselam özellikle kendi yaşıtı olan kardeşi Abdullah ile oyunlar oynuyor,her geçen gün biraz daha büyüyüp gelişiyordu.

Bknz;Hz. Muhammed’in aleyhissalatu vesselam’ın doğumu

Kaynak:Son Peygamber Hz. Muhammed’in (Aleyhisselatu vesselam) Hayatı[Kategori 3-4] (M.Hüseyin Özdemir),Sayfa:35-36-37

Yayınlanma Tarihi: 1 Ağustos 2021 / Son Güncelleme Tarihi 1 Ağustos 2021

Yazar hakkında

Yorum Yap