Ahlak nedir? İslam’da Güzel Ahlâkın Önemi

  Haberler, Güncel Konular

Ahlak nedir? İslam’da Güzel Ahlâkın Önemi

Ahlák, sözlükte “hulk” yani “yaratılış” kelimesinin çoğuludur. Insanda bulunan cesaret, korkaklık, doğruluk gibi huylanın genel adidır. Dini açıdan ahlak denilince kastedilen “güzel ahlak“tır.
Ahlak, bir kimsenin devamlı yaptiğı davranışlardır. Bu davranışların kökeni, insanın kalbinde yerleşmiş olan inanç, manevi bir tercih ve yöneliştir.


İslam’da Güzel Ahlâkın Önemi


Ahlak kişide yerleşmiş bir tabiattır ki, bu tabiat sebebiyle kişi bir hal ve hareketi kimsenin zorlaması olmadan kolayca yapar ve bundan memnun olur.
Güzel ahlâk, kişinin güzel davranişları benimseyip örnek alması ve nefsinin kötü huylarından sakınmasıyla kişiliğine yerleşir.
İslam dininde ahlâkın büyük bir önemi vardır. Hepimizin bildiği gibi ahiret aleminin kurtuluş ancak iman ve salih amel ile mümkündür. En büyük salih amel ise güzel ahlâk sahibi olmaktır.

Peygamberimiz şöyle buyuruyor:
Kıyâmet günü, mümin kulun terazisinde güzel ahlåktan daha ağır bir şey
bulunmaz. Allah Teâlâ çirkin hareketler yapan, çirkin sözler söyleyen kimse-
den nefret eder.
” (Tirmizi, Birr, 62)
Güzel ahlâk devamlı bir ameldir. İnsan devamlı amel işleyemez ama güzel ahlâklı haliyle Allah’ın rızasını kazanabilir. Bu yüzden de kalpteki imanın en büyük tezahürü kişinin olgun bir ahlâka sahip olmasıdır. Peygamber (s.a.v.) bu hususu bildirmek için şöyle buyurmuştur:
Mü’minler arasında imanca en kâmil olanı, ahlâkça en güzel olanıdır. En hayırlınız da ailesine hayırlı olandır.” (Tirmizi, Rada, 11)
Buradan anlıyoruz ki insanın kalbinde iman yerleştikçe güzel hisler ve güzel ahlâk ortaya çıkar.
İnsan, ahlâkını güzelleştirmekten sorumludur. Çünkü insanoğlu terbiyeedilmeye müsait bir yapıya sahiptir. Uygun bir terbiye ile iyiliğe, güzelliğe ve yüksek ahlaka ulaşabilir. Nitekim Peygamber Efendimiz, “Ahlakınızı güzelleştiriniz” buyurmuştur ve birçok hadis-i şeriflerde ahláki faziletleri emir ve
tavsiye etmiştir. Emredildiğine göre demek ki ahlaki güzelleştirmek mümkündür.
Peygamberlerin gönderilmesindeki hikmet de budur. Onlar insanlar için iyi bir örnek ve terbiyecidir. Hâl ve hareketleri iyiye, güzele, doğruya cağırır; getirdikleri azap ve mükafat haberleriyle de iyilige çağırıp kötülükten sakındırırlar.
Peygamber (s.a.v.)’in ahlakı, Cenab-ı Allah’in örnek gösterdiğ ahlaktır Kur’an-ı Kerim’de “Muhakkak ki, sizin için, Allah’ın huzuruna çıkmayı umanlar, ahiret gününe inananlar ve Allah’ı çok çok zikredenler için Allah’ın Rasulünde güzel bir örnek vardır.” (Ahzab; 21) buyruluyor.
Çünkü Peygamberimiz (s.a.v.) herkese örnek olabilecek bir hayat yaşamış kolay kolay kimsenin ulaşamayacağı çok yüksek bir ahlák örneği sergilemiştir.
Öyleyse müminlerin örneği ancak, Rabbinin “Sen yüce bir ahlak üzeresin(Kalem; 4) iltifatina mazhar olmuş bulunan Peygamber (sav)’in ahlakı ve şahsiyeti olabilir.


Doğruluk ve Güvenilirlik


Doğruluk, özü ile sözü bir olmak, sözün doğrusunu söylemek, insanları yanıltmamak veya yanılacakları şekilde hakkı gizlememek, dosdoğru konuşmak demektir.
Güvenilirlik de doğruluğun neticesidir. Kişinin söz verdiği zaman ahdine sadık olması, kendisine emanet edilen her şeyde emin olması, kendisinden hiçbir hile ve hıyanet beklenmemesi demektir.
Doğruluk ve güvenilirlik güzel ahlâk ve faziletlerin en mühim unsurudur.
Kur’an-ı Kerim‘de doğruluğun faziletinden bahseden bir ayette Allah Teâlâ buyurur ki: “…Bugün doğru söyleyenlerin (sadıkların) doğruluklannin kendilerine fayda vereceği bir gündür. Altında ırmaklar akan cennetler ki orada daimi ve ebedi kalıcıdırlar- onlarındır. Allah kendilerinden razı olmuştur,
onlar da O’ndan razı olmuşlardır ve işte bu en büyük kurtuluş ve saadettir

(Maide; 119)

Peygamberimizin Doğruluğu


Allah Resulünü tanıyanlar onun çocukluğundan beri hiç yalan söylemediğini, en ufak bir hileye başvurmadığını biliyorlardı. Bundandır ki kavminin arasında onun lakabı el- Emin idi. O bir hususta kendilerine haber getirse hiç kuşku duymazlardı.
Bir gün Ebu Cehil O’na:
Yâ Muhammed! Biz Sen’i yalanlamıyoruz. Sen bizim yanımızda son derece sâdık (doğru sözlü, güvenilir) bir insansın. Ancak biz, Sen’in getirmiş olduğun âyetleri yalanlıyoruz…” demişti. (Tirmizî, Tefsîr, 6, 3064)
O’nun güzel ahlâkını bildiren sahabe sözlerinde de görüyoruz ki O, ne kızdığı zaman ne şakalaştığı zaman, ne de zorda kalınca yalana başvurmuştur.Peygamberimiz (s.a.v.) ashabıyla dostça konuşur bazen de şakalaşırdı. Bir keresinde ashabı sordu “Ya Rasulallah sen bize şaka yapıyorsun.” Peygamberimiz (s.a.v.) “Şurası muhakkak ki (şaka da bile olsa) ben sadece hakkı söylerim!” buyurdular.” (Tirmizî, Birr 57)
Peygamber (s.a.v.) hayatı boyunca hep doğru sözlü olup ve doğruluk üzere yaşadığı gibi ümmetine de daima doğruluğu tavsiye etmiştir. Hadisi şerifinde doğruluğu iyiliklerin başı ve cennete götüren vasif olarak zikreder:
Doğruluktan ayrılmayınız. Doğruluk sizi iyiliğe, o da sizi cennete ulaştırır.
Kişi doğru olur ve daima doğruyu araştırırsa Allah katında sıddıklardan yazılır.
Yalandan sakının. Yalan insanı günaha, o da cehenneme götürür. Kişi durmadan yalan söyler ve yalan araştırırsa Allah katında yalancılardan yazılır.
” (Müs-
lim, Birr, 105)
Peygamberimiz, çocukları avutmak veya istediğin bir şeyi yaptırmak için yalan vaadde bulunmayı da yasaklamıştır.
Abdullah b. Amr (r.a.) anlatıyor: “Peygamberimizin evimizde bulunduğu bir gün, annem beni yanına çağırırken: “Yavrum, gel sana bir şey vereceğim,dedi. Peygamberimiz: “Çocuğa ne vermek istedin?” diye sordu.
Annem: “Hurma vermek istedim” deyince Peygamberimiz: “Eğer bir şey vermeseydin sana bir yalan günahı yazılırdı” diye ikaz etti. (Ebû Davud, Edep, 88)

Yayınlanma Tarihi: 28 Nisan 2022 / Son Güncelleme Tarihi 28 Nisan 2022

Yazar hakkında

Yorum Yap